Kişisel gelişim ve kendini keşfetme yolunda Tango
Yazar: Öykü Araslı
Tango iki kişinin bir araya gelerek ortaya çıkarttığı bir danstır. Yazıma şu soruyla başlamak istiyorum. Bir kişi, kendini keşfetmeden, kendini nasıl aktaracağını bilmeden iki ayrı kişi olarak bu dışavurumu gerçekleştirebilir mi? Benim buna cevabım “tabii ki” olacaktır . Şaşırdınız mı? Çünkü nasıl dans ettiğiniz bir seçimdir ve dans herkesi olduğu karakterleriyle birlikte içine çeker. Ve bu bir yolculuktur.
Dans bir dışavurumdur. Egolarıyla, kendini gösterme arzusuyla hatta pasiflikleriyle veya sadece kendilerini bırakma arzusu amacı barındıranlarla ve daha nice farklı seçimlerle bireyler bir araya gelir. Dans, bir sosyalleşme aracı, bir spor faaliyeti, hayatında kendini var edemeyenlerin ben de varım diyerek kendilerini tatmin etme arzularıyla yapılabileceği gibi sadece gözünü kapatıp kendini müziğe bırakarak bir meditasyon aracı gibi yapılmak da istenebilir. Herkes farklı bir karakter ve herkesin beklentileri de farklı bu noktada doğal olarak. Sorumun bir de bir diğer boyutu bulunmakta. Her dans eden iki kişi bir araya gelerek bireysel tatminlerinin ötesinde gerçekten dans ettiklerini, birbirlerini tamamladıklarını ve bir olduklarını hissedebilirler mi? Bu soruya cevabım ise yukarıdakinden farklı olacak. Beklentiler ve gösterişli ruh hali bireysel tatminle sınırlı kalabiliyor. Ne yazık ki bu durum bireyin karşısındaki ile iletişim kurarken onu göz ardı etmesine neden olabiliyor. Bu gözlem ve farkındalık daha sonra o bireyin kendi karakterine ait bir şeyleri değiştirme isteğine dönüşebiliyor. Herkesin farklı amaçlar güttüğünü söylemiştim. Kimi pasif bir karakterden bir gösteriş budalasına, kimi gösteriş tutkusundan olgun ve daha oturaklı bir karaktere geçiş yapabiliyor. Kimi dinlemeyi öğreniyor bu süreçte, kimi aceleciliğini bırakıyor. İşte konumun biraz daha derinleştiği nokta burada başlıyor.
Bireysel olarak farkına varamadığımız kendimize dair bazı gerçekleri bize gösteren harika bir dans Tango. Çünkü iki kişiyle yapılıyor ve zengin müziği eşliğinde, kapalı tutuşta yani sarılarak yapılan bir dans olmasından ötürü sizi bambaşka bir dünyaya sürüklemeye hazır bir gücü barındırıyor. Bu noktada dansı nasıl gördüğünüzü, ondan ne istediğinizi ve nasıl adımlar atacağınıza siz karar veriyorsunuz.
Bir örnek vermem gerekirse bir gün milongada bir erkek yanıma gelip göz teması bile doğru düzgün kurmadan hızlıca bana bakıp sonra kafasını gitmek istediği dans pistine çevirerek beni dansa davet etmeye çalıştı. Sanki benim görevim onunla dans etmekmiş gibi! Anlamamazlığa gelip “anlamadım” demiştim. Dans edelim dedi. İstemiyorum teşekkür ederim. Dedim. Bozuldu ve gitti. Dans size “hayır” demeyi öğretebilir. Kendi öğrencilerime derslerde hep şunu söylüyorum. Kimseye her zaman evet demek zorunda değilsiniz. Ve kimse de size her zaman evet demek zorunda değil. Bunu kişisel algılamayın. Bazıları hayatları boyunca hep sahip oldukları şeylerin karşılıklarını bulmak ister dansta. Tango, sığ bir bakış açısıyla bakılamayacak kadar geniş bir alana sahiptir. Gerçek dünyanın bir yansımasıdır birlikte yapılan bu dans. Hayır demeyi öğrettiği gibi cesareti toplayıp göz teması kurarak dansa davet etmeyi de öğreten bir danstır. Bazıları o kadar çekingendir ki bu süreçte cesur olmayı öğrenirler. Biri bana gelip “hocam ben karşı tarafı dinleme konusunda çok kötüyüm. İş yaşantısında erkeklerin dünyasında kendimi var ediyorum ve masaya yumruğu koymazsanız sizi dinlemiyorlar.” demişti ve devam etmişti “tam da bu nedenle Tangoyu nasıl yapabileceğimi ve devam edip edemeyeceğimi bilemiyorum” demişti. Cevabım çok basitti. “O zaman tam da olması gereken bir yerdesin! iletişimini kuvvetlendirmek istediğin yönün seni bu dansa çekmiş.”
Kadın ya da erkek fark etmeden kullanacağım bu tabiri dünyada kullanılan hali ile; dansı leader (komutu veren) yönlendiriyor gözükse de follower (takip eden) nasıl yorumlayacağını belirliyor. Bir leader, sosyal bir etkinlik olan milongaya gidip tek başına piste girip dans edemez. Bu follower için de geçerli. Eğer iki kişi birlikte müziği dinleyerek dans etmek istiyorlarsa iki tarafın da birbirlerini dinlemesi gerekir. Öğrencim için dans, onun bu iletişimi geliştirebileceği mükemmel bir fırsattı. “Evet buna ne kadar çok ihtiyacım olduğunu daha da iyi anladım ” demişti sonradan.
Yine başka bir dersimde özellikle dengeyi ve aksı anlatırken geçen konuşmayı size de aktarmak istiyorum. Benim için dengede durmak ve bara tutunmadan bireysel teknik çalışmaları yapmak çok önemli. Çünkü milongalarda dans ederken leader'a kendi ağırlığımı verip beni taşımasını istemiyorum. Beni oradan oraya sürüklemesini istemediğim gibi benim bir hareketi illaki yapacağım gayreti ile onun dengesini bozmak da hoşuma gitmiyor. Bu iki kişinin bir araya gelerek ortaya çıkarttıkları bir yaratım ise benim de dansın içinde partneriminki kadar bir duruşum olmalı diye düşünüyorum. Ama bu, bir seçimdir elbette. Siz bir leader’ın sizi taşımasından mutlu da olabilirsiniz. İkisi de kötü değil asla, ama ben kendi adıma dansın içinde ben varım demeyi seçtiğim için bireysel çalışmalarımı bir yere tutunmadan gerçekleştiriyorum. Bunu anlattıktan sonra bazıları ben de istemem diyerek duruşunu değiştirip daha fazla dikkat ediyor ya da benim için önemli değil diyerek devam ediyorlar. Dansta kendimizi her açıdan gözlemledikçe ister istemez gündelik hayattaki eylemlerimiz de bu değişimin; kişisel gelişimin bir parçası oluyor.
Günümüz toplumunda insanlar birbirlerini dinlemeyi unutuyorlar. Teknoloji geliştikçe instagram hikayeleri gibi hayatlar ve olaylar bir dokunuşla diğerine geçerek paylaşılanların önemini azaltıyor. Bu genel olarak insanların kurdukları iletişime de yansıyor. “Tamam bunu da gördüm o zaman sıradaki gelsin” diyerek devam edilen bir tüketme anlayışı hakim oluyor.
Tango, tangoyu hissederek dans edenler için bir çıkış kapısı sağlıyor. Kendini özgürleştirme, kendini anlama ve karşı tarafla birlikte büyüyebilme, parlayabilme ve en önemlisi aktarabilme şansını veriyor. Her dans eden bunlara dikkat ediyor mu, ya da etmek zorunda mı? Hayır. Ama Tango ruhunu hissetmek istiyorsanız önce kendinizi anlamaktan geçen bu serüvene de hazır olmalısınız. Bazen karşılaştıklarınız hiç hoşunuza gitmeyecektir ama aynalar bize toz pembe dünyayı sunmazlar. Kendinize kızabilir, yetersiz görebilir ve teknik olarak mükemmel olmak zorunda hissedebilirsiniz. Ama Tango, kendine şefkat uygulayabilenler için zengin müziğiyle iki ayrı ruhun bir olarak dans edebilmesine olanak sağlayan içsel ve büyülü bir dünyanın kapısının anahtarlarını size verebilir.
Öykü Araslı
Comments